Sıkça Sorulan Sorular

Basınç

Sağlıklı insan vücudunda kılcal kan damarlarındaki doğal basınç ölçülmüş ve büyük atardamarları kılcal damarlara bağlayan küçük atardamarlarda (arteriol) 32 mmHg olduğu saptanmıştır. Vücudun bir bölgesi bu değeri aşan basınca maruz kaldığında o bölgede kansızlık yani iskemi oluşacaktır.
Vücuttaki dokular basınçtan farklı şekillerde etkilenir. Ancak 500 mmHg’lik bir basıncın 2 saat veya 100 mmHg’lik basıncın 10 saat uygulanması kaslarda ölüm (nekroz) oluşması için yeterlidir

Enfeksiyon

Bası yarası oluşumunda önemli bir faktördür. Bakteriyel bulaşma (kontaminasyon) bası yaralarında doku kaybının büyümesine neden olur. Kan dolaşımı aksayan bölgelerde vücudun savunma sistemleri yeterince güçlü olmadığından bu bölgelerde bakteriler kolaylıkla çoğalır. Bunun nedeni kan dolaşımının aksaması ile birlikte bozulmuş bağışıklık sistemi, nem ve iskemidir.

Şişlik (Ödem)

Bası yaralarında enfeksiyon oluşumunu kolaylaştıran ve artıran önemli faktörlerden biridir. Basınca maruz kalan ve duyusu olmayan deride kısa sürede ödem gelişir. Hissizlik de (denervasyon) ödem oluşumunda etkilidir. Bölge kaslarındaki felç (paralizi) kasların pompalama fonksiyonunda bozukluğa, bu da lenf akımının drenajının
bozulmasına ve ödem oluşmasına neden olur.

Sürtünme (Friksiyon)

Deride yara açılmasına katkıda bulunan bir durumdur. Sürtünme sonucunda derinin üst tabakalarında kayıp oluşur. Üst tabaka ile alt (bazal) tabaka hücrelerinin birbirinden ayrılması yara açılması (ülserasyon) ile sonuçlanır.

Nem

Yara (ülser) oluşumunda en etkili faktörlerden biridir. Nemli bölgede maserasyon (sabunlaşma), bakteriyel bulaşma ve enfeksiyon oluşumu gözlenir.

Basınç, enfeksiyon, ödem ve nem gibi sorunlara ek olarak yaşlı hastalarda yaşlılığa bağlı bunama (senil demans) ve genel düşkünlük nedeniyle sürekli aynı pozisyonda yatma durumu söz konusu olabilir.

Bu tür yaşlılarda, uzun süre komada kalan kişilerde, birden fazla kırığa bağlı uzun süre hareketsiz yatışlarda ve felçlilerde bası yarası kaçınılmaz hale gelir. Omurga yaralanmalarında ise omuriliğin lokal refleks aktivite kazanması sonucu, hastada istemsiz kasılmalar oluşur.
Bacakların birbirine sürtünmesiyle dizlerde, ayak ekleminin her iki tarafındaki kemik çıkıntılarında (iç malleol) ve ayak tabanı iç yüzünde bası yarası oluşabilir.

Bası yaraları uzun süreli bir oluşum gibi görünse de akut (hızlı, ani) bir döneme sahiptirler.

 

Yatak yarası oluşumu basınca maruz kalan bölgede ciltte kızarıklıkla başlar.

Bunu ciltte kalınlaşma (endürasyon), içi sıvı dolu kabarıklıklar (bül gelişimi), morarma (siyanoz) ve doku ölümü (nekrozu) izler. Doku ölümü nedeniyle kötü kokulu akıntı başlar. Eğer önlem alınmazsa ciltte, cilt altında, yağ dokusunda, faysa ve kasta doku kaybı kaçınılmazdır. Yara eklem üzerinde oluşmuşsa ekleme ulaşıp yapısında bozulma ve hasara (destrüksiyon) yol açabilir. Bası yaralarının en sık gözlendiği bölgeler iki kalçanın orta kısmı (sakrum), topuklar, altta oturak kısmındaki kemik çıkıntıları (iskium) ve yandaki kalça çıkıntılarıdır (trokanterler). Sürekli yatan hastalarda kafa kemiğinin arka çıkıntısı (oksipital çıkıntı) ve kürek kemiklerinin alt köşeleri de bası yarasının gözlenebildiği önemli bölgelerdir.

Klinik açıdan yatak, bası yaraları kaç evrede sınıflandırılır?.

Yaranın özelliğine bağlı olarak dört evrede sınıflandırılır1. evre: Deri bütünlüğü bozulmamıştır. Sadece kızarıklık (hiperemi) mevcuttur. Basınç kaldırıldığında kızarıklık bir süre sonra kendiliğinden düzelir. Aynı noktaya tekrar bası uygulanmazsa yara açılmaz.
2. evre: Cildin epidermis veya dermis tabakasında doku kaybı mevcuttur. Yara yüzeyseldir. Görünüm olarak
içi su dolu kabarcıklı (bül) ya da sığ bir krater şeklindedir.
3. evre: Cilt ve cilt altı dokularda doku ölümü (nekroz) vardır. Doku kaybı henüz kas fasyasının altına inmemiştir.
Yara krater görünümündedir.
4. evre: Tam kat cilt, cilt altı dokusu, kas ve fasya ölümü (nekrozu) gerçekleşmiştir. Genellikle kemik
ve eklem hasarı mevcuttur.

Bası yaralarının oluşumunu engellemek ve var olan yaraların iyileşmesine destek olmak için yavaşlayan kan dolaşımını hızlandırmak, iskemiyi ve basıncı ortadan kaldırmak önemlidir.

Uzun süre yatan hastaların yara ve kızarıklık sorunları için farklı yatak çözümleri bulunur. Çoğunluğu hava pompalayarak farklı noktaları şişirme prensibine dayalı bu yataklarda basınç sadece belli aralıklarla şişerek yer değiştirdiğinden tamamen kaldırılamaz. Bu yataklar yaraların oluşmasını engellemede ve var olan yaraların tedavisinde yetersiz kalmakla birlikte sürekli yatan hasta için rahatsız edici bir durum oluşturur. Ayrıca basıncı ortadan kaldırmak yerine başka bir noktaya aktardığından, vücudun o kısmı daha fazla basınca maruz kalır ve yeni yara oluşumlarına davetiye çıkarılır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir